4 Eylül 2012 Salı

kanadım olmasa ama ben yine de ucabilsem.


izlediğim bir dizi de "insanın özgürlüğü kendi elinde" demişti adam, gerçekten öylemiydi? Yani kendi özgürlüğümü kendim kurtarabilir miyim bende?
Ancak herşeyini kaybettiğinde özgür olursun demişti adamın biri adını hatırlamadığım bir filmde. Şimdi kendi özgürlüğümü kurtarmam için öncelikle herşeyimi kaybetmem mi gerekiyor. Her şey yerli yerindeyken kendi özgür irademi kullanamaz mıyım?
Hayatta hep sahip olmak için önce kaybetmen mi gerekiyor? Ya da en önemlisi özgürlüğün için nelerden vazgeçebiliyorsun, neleri göze alıyorsun?
Kendi hayatını yaşaman için yeterli cesaretin var mı?
Benim yok sanırım, yoksa şuan bunu binlerce kez yapmıştım. Neyi kaybetmekten korktuğumu bilmiyorum aslında, ya da kaybettikten sonra olacakları kestiremediğim için cesaret edemiyorum.
Belki de herkesin dediği benimse aslında öyle değil dediğim gibi 'hep başkalarını düşünüyorum.' Hep birileri üzülmesin diye.

Beni sıkan, bütün pozitif enerjimi alan bir iş yerim var. bazen ben bile kendimin varlığını unutuyorum burada. gidemiyorum çünkü sebeplerim var, niyetleniyorum hep engellerim var. Sanki dört duvar arasına sıkıştım burada hangi yöne gitsem çıkmaz sokak. Burada bütün zamanımı öldürdüğüm için ertelediğim kocaman bir dünyam var. Ve burada ki bıkkınlığımı unutmak için hafta sonu gittiğim bir ek işim. iyi ki de var aslında. Tüm çalışma saatlerim hafta sonu çalıştığım işimi özlemekle geçiyor.

Facebook ve twitter hesaplarımı sürekli takip eden ve orada yazdıklarımın icerisinden bazılarını alıp kendi üzerine bir güzel giydiren ve ortalığı karıştırmaya çalışan, insan demeye şahit aradığım bir varlık hayatımda maalesef ki rol alıyor.

Yani insanlar artık sosyal medya özgürlüğümü de  bana kaybettirecekler. Ama tamamen artık bu konulardan sıkıldığımdan ve artık patlama noktasında olduğumdan dolayı. Yani yine aslında gönüllü bir kaybediş olacak benimkisi.

Ve yine sırf kalbi atsın diye kendi kalbimin haykırışlarını susturduğum bir insan var. ve kahrolasıca verdiğim ümitler. mutluyken söz vermeyin, kızgınken karar felan diye başlayan ve duyduğum en doğru sözlerden biri. Şimdi ne bir adım ileri gidebiliyorum ne de bu zaman da kalabiliyor.

Yani aslında ben bunu buraya yazdım ya özür dilerim. Aslında gayet mutluyum. Çünkü mutsuz olsam karşıma geçip bunu sorgulayacaklar ve sorguladıklarıyla kalacaklar, beni anlamayacaklar. Şuan bunları yazarken bile düşündüklerim var, yazma özgürlüğümü bile kısıtladım kendime iyi mi.

Umarım bi yerde bir dönüm noktası vardır.

3 yorum:

  1. İnan ki aynı soruları her gün defalarca bende soruyorum kendime.Ve sorarken defalarca hıçkırıklara boğularak ağlıyorum.İnan ki öyle.
    Benim cesaretim yok demişsin ya yanılıyorsun aslında.Elbette senin cesaretin var.Elbette inancın var.Yoksa yazar mıydın bu cümleleri.Karamsarlığın koynunda uyumak varken aydınlık bir gün için yazarmıydın bu cümleleri.Bunları yazdın ve inancın var ve cesaretinde.
    Neyi kaybetmekten korktuğunu biliyorsun.Sadece yüzleşmeye cesaretin yok.Ha şunu bil ki cesaretin olsada olmasada kaybediyorsun o korktuklarını.Malesef inan ki öyle :'(
    Umarım bi yerde bir dönüm noktası vardır demişsin ya hani.O nokta tamda şu an tamda şu dakika.Bekleme artık.Kalabalık bir sokakta koş.İnsanlar şu deliye bak desin.Kim akıllıki sanki bu dünyada.Not: ben koşuyorum be bana deliye bak diyorlar bende bunu duydukça mutlu oluyorum :)
    neyse kendine çok iyi bak.
    saygı ve sevgilerimle.VESSELAM...

    YanıtlaSil
  2. ne güzel yazmışsın teşekkür ederim :) aslında tüm cesaretimi toplayıp bi kere herşeyi değiştirmeye karar vermiştim ve sonunda yine bu noktadayım sanırım yine sonucu nasılsa hüsran olacak diye denemiyorum artık.

    YanıtlaSil
  3. Asıl ben teşekkür ederim :)
    Bak kendi ağzınla dedin 1 kere denemiştim diye.HAYIRRRRRRRRRRRRRR nerden biliyorsun hüsran olacağını.Sen tekrar dene ben eminim hayallerine kavuşacaksın.Benim 7. hissim kuvvetlidir merak etme.ha bide 6. hissi anladımda 7. ne diye sorma sakın boşver :)
    sen dediğimi yap dene ve mutlu ol.
    Saygı ve sevgilerimle...

    YanıtlaSil